29 Ekim 2012 Pazartesi

8 Kasım - IF Performance

 

Yasemin Mori 

IF Performance Hall Sahnesinde... 

8 Kasım Perşembe 
Kapı Açılış 22:00 - Konser Saati: 00:00  
20 TL +1 Yerli İçecek 

Tunus Cad. 14/A Kavaklıdere / Ankara

27 Ekim 2012 Cumartesi

Yasemin Mori’nin “Deli Bando”sundan izlenimler

 “Deli Bando” öyle pek bildiğiniz alıştığınız türden bir albüm değil, hemen “Pardon bu çalan neydi?” dedirtiyor


Yasemin Mori’nin beklenen albümü piyasaya çıktı” desem ne kadar sıradan bir cümle değil mi? Ama değil. “Beklenen” lafı ilk kez bir magazin klişesi olarak kullanılmıyor bu cümlede.
 Hakikaten bu kadar fazla “bir yıldır beklenen ve tam çıkacakken bir türlü çıkamayan albüm” yoktur herhalde.

Geçen sene bu zamanlarda yeni albüm geliyor haberleri gündemdeydi. Hatta muhtelif lansman konserleri yapıldı, gazeteciler, müzik basını, konuyla ilgilenen blog ve siteler, e-dergiler, Facebook, Twitter ve muhtelif sosyal medya kuvvetleri albümün çıktığını müjdeledi. Ama albüm çıkmadı. Çıkar gibi yaptı ama çıkamadı. Kayıtlar yapıldı çöpe atıldı, tekrar yapıldı, uzadıkça uzadı yani anlayacağınız.

Ben de uzatmayayım izlenimlere geçeyim.

* Beklediğimize değmiş. Albüm belli çok uğraştırmış ama amacına ulaşmış. Yasemin Mori kafasına koyduğu albümü yapmış.

* Yıllarca her kuşaktan, her türden, erkek ya da kadın minik Sezen Aksu’lar dinledik, hâlâ da dinlemedeyiz. Yasemin Mori onlardan değil. “Kadın vokal” dendi mi akla gelmeyen, bizde pek olmayan bir türde şarkı söylüyor. Buna “kafasına göre” de diyebiliriz sanırım. Orijinal bir tarz bu. Bu albümde Mori bu tarzını ustalaştırmış.

* Albümdeki şarkıları tanımlamak için alternatif pop, avangart pop, rock, indie ya da benzeri onlarca tanım ve kategori üretmek mümkün. Ben “sıradan olmayan pop” demeyi tercih edeyim. Şahane bas melodileri, saksofonlar, piyano, cazın farklı renklerinden altyapılar birbirine karışıyor bu 10 şarkıda.

* Birbirinden farklı tarzları Mori çok iyi bir araya getirmiş. “Dünya” şahane bir pop şarkısıyken, “Venüs’te Uyandım” neredeyse emprovize caz sularında geziniyor. “Muşta”da indie rock sınırlarında dolaşıyoruz, “UsturaBjörk tarafından coverlanan bir Led Zeppelin şarkısı gibi. “Gerenimo” albümdeki şarkıların düzenlemelerini yapan Korhan Futacı’nın etkisinin en fazla hissedildiği şarkılardan. Futacı Tamburada, Dandadadan’ın ardından Korhan Futacı ve Kara Orkestra adıyla devam ediyor bir yandan kişisel kariyerine. Mori’nin tarzında ve müziğinde etkisi büyük. Albümde bu durum hissediliyor.

* Mori’ye eşlik eden müzisyenler arasında Çilekeş’ten tanıdığımız Görkem Karabudak, Tamburada ve Dandadadan’ın ardından halen 123 ile müziğe devam eden Berke Can Özcan da var. Tek tek isim saymadan şunu söyleyebilirim, grup bazen iyi bir blues ya da rock grubu gibi çalıyor, bazen Danimarka’dan gelmiş bir caz ensemble gibi. Mori herhalde bu ekip olmasa bu işi başkalarıyla yapamazdı.

 * İlk albüm “Hayvanlar”ı beğenenler eminim daha ana akıma yakın bir ikinci albüm bekliyorlardı. Mori çizgisini bir kademe daha geliştirip indie rock’tan caza uzanan yeni bir tarz yaratmış kendine. Kimi zaman bağırarak kimi zaman fısıldayarak şarkı söylüyor ve sahnede bir tiyatral kişilik yaratıyor. Bu bir sahne “persona”sı mıdır yoksa kendi de böyle biri midir bilemiyorum. Tek bildiğim ters bir şey yok müziğinde.

* Alternatif müzik denen alanın tekdüzeleşmesinden de, popun sıkıcılığından da, seri üretim şarkılardan da sıkıldım. İster avangart deyin, ister alternatif, ister indie, ister “uçmuş ya bu kız”; yeni ve güzel bir şeyi temsil ediyor bu albüm. Ve insana kendini dinletiyor. Tavsiye ederim...


Mehmet TEZ - Milliyet Cumartesi / 27.10.2012

25 Ekim 2012 Perşembe

Burada Laf Çok

Yasemin Mori, Mesut Yar'ın sunduğu Burada Laf Çok programına konuk oldu...

Arjantin Canlı Performans - Burada Laf Çok (24.10.2012) Muşta Canlı Performans -  Burada Laf Çok (24.10.2012) Sen Beni Sokaklardan Say Canlı Performans - Burada Laf Çok (24.10.2012)

23 Ekim 2012 Salı

22 Ekim 2012 Pazartesi

Yasemin Mori ile Aydınlandık!

Yasemin Mori gnctrkcll röportajı.



Son yılların en parlayan isimlerinden Yasemin Mori ile çok keyifli bir sohbet yaptık. 
Enerjisiyle bizi büyüleyen Yasemin Mori ile neler neler konuşmadık ki?
 Yasemin Mori, bizlere ilk albümü “Hayvanlar” ile geçen hafta yayınlanan yeni albümü “Deli Bando” arasındaki değişiminden bahsetti. Nasıl "En dibe vurdum." derken bir anda en tepeye zıpladı? Aydınlanmasını neye borçlu? Albüm sürecinde kimlerle çalıştı? Korhan Futacı atölyesi ona neler kattı?

 Neden “Mori” soyadını seçti? İlk aldığı albümü hatırlıyor mu? Onu etkileyen ilk albüm neydi? Tüm bu soruların cevabı ve daha fazlası röportajımızda gizli…

21 Ekim 2012 Pazar

Ne popülerlik, ne para, ben müzik istiyorum

 İlk albümü 'Hayvanlar'la farklı ve kendine özgü tarzını ortaya koyan Yasemin Mori, uzun bir aradan sonra yeni piyasaya sürdüğü 'Deli Bando' albümüyle dinleyicilerini şehrin kalbine ve evrenin derinliğine inmeye davet ediyor.

 Fotoğraf: Sedat Özkömeç

Ortaokul yıllarından beri kendi sözlerini ve bestelerini yapıyorsun. Müzisyen olmaya ne zaman karar verdin? 

Müzik çocukluğumdan beri hayatımda... Evde yüzbinlerce ses kaydım var. Üniversitede grafik okumaya karar verdim ve çocuk kitapları yazdım. Fakat bir süre sonra müzik bana kancayı taktı.

Ne zaman?


Üniversitenin son senesiydi. Bitiş projem için hazırlanıyordum. O sırada birileriyle tanıştım. Arabada kendi kendime şarkı söylerken 'Sesin çok acayip' dediler. O zamana kadar okulda gruplar kurmuştum, hocalarımın gruplarında şarkılar söylüyordum. Benim de aklıma yattı, İstanbul'a geldim stüdyoya girdim. İlk defa stüdyoda sesimi duydum çok hoşuma gitti. Fakat iş profesyonelliğe gelince çok çalışmak gerekiyor.

Yardım aldın mı?

Tabi ki... Çünkü yardım almadan mümkün değil yapamazsın. Müzik okyanus gibi... Yüzmeyi bilmezsen boğulursun. Başta onları dinlemek de zordu. Çünkü kafanın dikine gidiyorsun. Sen aslında uçuyorsun, yere bastırıyor ayaklarını. Bir şekilde o dengeyi kurdum. İyi bir şan hocam var.

Ailen ne diyor?

Onlar çok memnun. Aklım fikrim sanat... Kimse beni durdurmaya çalışmadı, aksine desteklediler. Ablam da müzik tutkunudur. Arşivini benimle paylaştı. Babam klasik müzik hastasıdır. Evde keman, piyano konçertoları dinlenir, Cumartesi günleri operaya gidilir. Müziğin büyük bir sanat olduğunu ve onunla her şeyi yoğurabileceğimi düşünüyorum.

Dışarıdan nasıl tepkiler geliyor?

Seyircimle kurduğum bir bağ var. Onlar benim ne demek istediğimi anlıyor. Polemik sevmiyorum. Bütün düşüncelerde insan özgür olmalı. Herkesin beni anlaması da gerekmiyor. Sanatçıyım, işime gücüme bakıyorum, konserler veriyorum, arada sürçü lisan ettiysem af ola. Ama kimseyi üzmek, acıtmak istemiyorum. Aksine insanlara şifa olmak istiyorum. Konserlerimde çok saygısızlaşanlar da iyi dinleyenler de var. Benim için hepsi değerli. Geçen ki konserime Lale Müldür'ü çağırdım. Tanımadılar, o da tepki gösterdi. Anlaşılmasam da özgür olmak istiyorum.

Özgür olabiliyor musun?

Oluyorum. Kimse beni özgürlüğümden alı koyamaz.

Popüler dünyadan bu yüzden mi uzaksın?

Tabi. Şöhretlerin hiçbir gerçeği yok. Artık beni kimse yıldıramaz. Deli Bando yavaş yavaş kavranacak bir albüm. Böyle bir albüm yaptığım için alnım ak ve yerim sağlam.

'Hiçbir zaman kendimi bu dünyaya ait hissetmiyorum' demişsin. Nereye aitsin?

Aslında bu dünya çok güzel... Savaşların, cinayetlerin, ölümlerin olduğu bir dünya haline geldi. İyi düşünen, güzel şeylerden beslenen değerini bilenlerin susturulduğu bir dünya... Bu anlamda bu dünyaya ait hissetmiyorum.

Neden buradasın peki?

Bu dünyaya geldim çünkü söyleyeceklerim var. Kopuk bir ruh olarak yaşıyorum. İyilik ve sevgi için bu dünyada olduğuma inanıyorum. Bu sistemden alabileceğim bir şey yok benim. İnsanların hırsları ve egolarıyla uğraşmalarını bebeklik olarak algılıyorum. Paylaşamamak bütünü görememek gibi küçük engellerle buraya geldiklerini düşünüyorum. Ben kendimi öyle hissetmiyorum, benim gerçeğim bu değil.

Hayatta herkesin bir zaafı var. Seninki ne?

Benim zaafım aşk ve meşk. Onun dışında maddesel bir beklentim yok. İnsanları hayvanları korumak istiyorum. Ağaçlarım var onları besliyorum. Kendi merkezinden çıktığında maddeye karşı zaafın olmuyor.

Bir önceki albümünün adı 'Hayvanlar'dı. Onlarla bu kadar iç içe olmanın nedenlerinden biri özgür olmaları mı?

Kısmen öyle. Hayvanlar saf varlıklar, insanlar gibi düşünmüyorlar. Çok daha özgürler. Elbette insan en yüce varlık. İnsanlar daha zor sınav veriyor. Sistem insanları uyuşturuyor. İnsanın özü iyiliğe çok yakın aslında. Kentte yaşamayanlar daha temiz kalıyor. Kalpleri, inançları, muhakeme yetenekleri çok güçlü...


Deli Bando herkese ulaşsın


Bu albüm ne anlatıyor bize?


Böyle gitmeye devam ederse bu sistem çökecek. İnsanların ruhuna hitap etmesi lazım, ekolojik dengeye dikkat edilmesi gerekiyor. Herkes o ruhu geri almak istiyor. Hasıraltı edilen, unutulmak istenen her şey bir gün yeniden ortaya çıkacak. Çünkü kaybolmadılar. Dünyanın bir dengesi var.Albüme büyük emekler verildi. Gerçek bir ortamda, ağaçların altında yapıldı. Çok özendim. İnsanların benliğinden çıkarak hareket ettik. Umarım bu insanlara ulaşır. Deli Bando coşkuyla ne demek istediğini söyler.

Kimseden maddi yardım almadım

Nasıl ayakta kaldın?

Herkes ikinci albümü sorup duruyordu. Çok zor zamanlar geçirdim. Hiç kolay değil bütün sisteme arkanızı dönüp bir şeyler yapmak. Maddi değil manevi bağlarla bir şeyler yaptım. Hiçbir maddi destek olmadan ayakta kaldım. Ben bunu yapmayı başardım herkese de tavsiye ederim. Çünkü istenirse yapılabiliyor.

Bu yolu seçenlerin sayısı neden çok az?

Çünkü herkes kapitalizm karşısında çok korkak davranıyor. 'Ben bu oyunda yokum' dediğinizde inanın yolunuz açılıyor. Olduğu gibi kabul etmek zorunda değiliz. Ailemin maddi durumu iyiydi fakat ailemden yardım almadım. Kendi ayaklarımın üzerinde durmayı başardım, herkes başarabilir. Kendim için ve insanlar için iyi bir şey yaptığıma inanıyorum.

KAPİTALİST DÜZENİN PARÇASI DEĞİLİM

Sana 'Şehir Ozanı' diyorlar. Bu adı kim verdi?

Asu Maro hakkımda böyle bir yazı yazdı. Ben o sırada hiç ciddiye almadım ve işin doğrusu bana ağır da geldi. Bir tane albüm yaptım ne şehir ozanı? diyordum. Sonra fark ettim ki gerçekten gittiğim yol öyle bir yol. Çünkü ben insanları çok hisseden biriyim. Özgürce, sistemin getirdiği yanlış kalıpların kırılmasını istiyorum. İnsanların daha iyilerini hak ettiğini düşünüyorum.

Seni en çok ne etkiliyor?

Yaşadığım şehrin kaosundan etkileniyorum ve ondan besleniyorum. Kendi dünyamı kurup insanlara oradan seslenmek istiyorum. Bunun için en alttan başladım. Ezilenleri hissederek, söz sahibi olamamışları, kapitalizmin yüceltmediği insanları önemsedim.

Neye karşısın?

Kapitalizmi asla sanatıma bulaştırmam. Parayı önemsemiyorum.

Bu sistemden kendini ayırıyor musun?

Hayır, diliyorum. Sonuçta ben de bu gerçekliğin içinde yaşıyorum. Kendimi öldürmeden gidebildiğim yere kadar gidiyorum. Benim için müzik ve insanların kalbi benim tek motivasyonum... Para benim için asla bir motivasyon aracı olmadı. Para olsaydı çok daha farklı şeyler yapabilirdim. İlk albümüm çıktığında çok ilgi görmüştü. 'Bu kız tamamdır' dediler. Beni hemen bir yere konumlandırdılar. Ben dedim ki: 'Bir dakika benim yapmam ve öğrenmem gereken çok şey var'.

Senden ne bekleniyordu?

Popüler olmak, peş peşe albüm ve insanlara daha kolay ve basit bir dille ulaşmam. O yoldan gitmek istemedim, daha derine inmek istiyordum. O zamanlarda da 'Deli Bondo' diye adlandırdığım bir evren vardı. Oraya gitmek öyle kolay değil. Yüzlerce reklam teklifi geldi ve birçoğu bir milyon dolarlık işlerdi. Fakat benim gözüm görmedi, 'Hayır müziği bulmam lazım' dedim. Kendimi sıkıp istediğim yolda yürüdüğüm için çok mutluyum.


Büşra Sönmezışık - Yeni Şafak / 20.10.2012

14 Ekim 2012 Pazar

Karnavalla karışık drama ‘Deli Bando’

Yasemin Mori, dört yıl aradan sonra ‘Deli Bando’ isimli ikinci albümüyle müzik yapmaya devam ediyor. Mori, “İlk zamanlar kök salmadan uçmak istedim. Şimdi toprağa sağlam basıyorum ve böyle uçmak daha keyifli” diyor.

Yasemin Mori’nin ilk albümü ‘Hayvanlar’ı yayınlamasının üzerinden dört yıl geçti. Şarkı söyleme tarzı, müziği, sözleriyle farklı bir renk olan Mori, ilk albümü büyük ilgi görse de aslında daha fazla şey yapmak istediğini fark etmiş. Kendini eksik, tamamlanmamış hisseden şarkıcı, bu dört yıllık arada eksikliklerini tamamlamak üzere çalışmış. Kendi içinde derin bir yolculuğa çıktığını söyleyen Mori, şarkılarını yeni ekibiyle tamamen akustik kaydetmiş. Mori ile içsel yolculuğunun sonuçlarını ve yeni albümü ‘Deli Bando’yu konuştuk.



- İlk albümünüzle farklı bir çizginiz olduğunu gördük, ilgi de gördünüz ama sonra ortadan kayboldunuz. Yeni çıkan bir isim için ikinci albüm arası biraz uzun olmadı mı?
O gümbürtüyle devam edip klipler çekip, çalıştığım kişilerle bir albüm daha yapsaydım, kendim için yanlış bir şey yapmış olacaktım. Müziğin canlı kaydedilmesini, müzisyenleri tek tek tanımayı, onlarla aynı sularda yüzüp müzisyen kafasıyla bir işe yaklaşılması gerektiğini düşünüyorum. İlk albümde Emre Irmak ile birlikte farklı yollara girdik. Değişik şeyler denedik. Güzel bir uyum yakaladık. Ama Emre beni, bir yandan işin ticari kısmına da itiyordu. Müziği bulmak istiyordum. O yüzden durdum ve bekledim.

- Yani ilk albüm başarılıydı ama siz memnun değil miydiniz?
Memnundum. Ama kafamda çok daha fazla ses duyuyordum. Çok daha büyük durumların içinde olmak istiyordum. Emre, haklı olarak işin piyasada iyi olması için çok sıkıştırdı. Çok emek verdi. Ama ben kendimi daha bulamamış ve tamamlamamıştım. ‘Hayvanlar’ albümünde bir çığlık, bir arayış var. İyi sözler yazdım, iyi müzik yaptım ama o sırada bunun devam etmesini sağlayacak durumda değildim.

- ‘Deli Bando’ isimli ikinci albümünüzü çıkarmaya karar verene kadar neler yaşadınız?
Müzisyenlerle tanıştım. Onlarla toplanıp denemeler yaptık ama hiç kayıt yapmadık; kayıt, o anı yaşamanızı erteleyen bir şey. Belli bir zaman sonra, yaptığın işin farkına vardığında ve rahatladığında yapmalısın bunu… Korhan Futacı’nın atölyesinde Avrupa ve ABD’den gelen müzisyenlerle beraber çalıştık. Güzel deneyimler yaşadım, kendimi yoğurdum. En sonunda “Şimdi hazırım ve kendim için bir şey yapabilirim” dedim.

DÜNYAYLA BÜTÜNLEŞTİM

- Ne anlatıyorsunuz bu albümde?
İnsanların yaşadığı var oluş kavgasında benim bulduğum çıkış yerlerini anlatıyor. Her şeyi kabul edip bu dünyayı iyisiyle-kötüsüyle ayırmadan zevkle, olduğu gibi hissetmeyi anlatıyorum. Her şey olduğu gibi güzel. İlk albümde “İnsanlar acı çekiyor! Görmüyor musunuz? Bu yanlış!” diye haykırıyordum. Bu yeni albümde dinleyenleri hiçbir şeyin kölesi olmadan, kendini dinlemeye davet ediyorum. Ben bunu yaşadım. Özgürleştim; toprakla, dünyayla bütünleştim ve bu noktada çok daha kendine inanan bir insan oldum.

- ‘Gerenimo’ şarkısını hangi ruh haliyle yazdınız?
Gerenimo, son Kızılderili. Savaşıyor. Eline silah almak zorunda kalmış. Silahlı bir fotoğrafı var; çok ironik. Barışçıl bir toplumun, eline silah almak zorunda kalması çok korkunç bir durum. ‘Gerenimo’, Kızılderililerin, bu güne kadar kıyılmış bütün toplumların, dünyada bilinçli olarak yok edilişlerine dokunan bir şarkı. Hepsini çağırdım. Hepsi geldi. “Ben seni tekrar yaşatmak istiyorum” dedim. Onlar da kabul ettiler ve bu şarkı çıktı.

- Peki, ‘Muşta’ şarkısı... 
Ne yapman gerektiğini, sürekli dışarıdan sana söyleyen insanlar var. Oysa ki sen biliyorsun; toprağa değdin; köklerine inmeye çalışıyorsun. Sen bildiğin halde, o insanlar sana “Bu böyle olmalı, şu şöyle!” diyor. Her alanda bu muştaları sana geçirmeye çalışıyorlar. Ben bununla dalga geçerek yazdım ‘Muşta’yı.

- Dünyaya ait olmadığınızı söylemiştiniz. Durum hâlâ aynı mı? Yoksa alıştınız mı dünyaya?
Amy Winehouse gibi, 27 yaşında yok olup giden insanlardan olabilirdim. Kendimi o kadar rock’n roll hissetmiyorum, ben başka bir yerden geldim. Öyle yapamazdım. Ama burada durmakla ilgili çok zorlandığım zamanlar oldu. Kabus gibi geçti yıllarım. Bu dünyada olmakla ilgili zorlanıyordum. Sonra “Bir dakika! Buradasın, demek ki bir şey var. Ya cezalandırılıyorsun ya da bu sınavı vermen gerekiyor. Bir misyonun var. Yaşamak zorundasın” dedim.

ZOR BİR İNSANDIM 

- Peki, nedir misyonunuz?
Kendi adıma misyonum insanlığımı keşfetmek. Bilincin sınırlarını zorlamak. Evren çok boyutlu. Bunlar şaka değil. Metafizik ve ruhani bir durum. Güçlü olmak lazım. Yaptığım işte misyonumsa insanlara eğlenceli bir gösteri sunmak. Belki kimileri benim şarkılarımı depresif buluyor. Benim şarkılarım ‘karnavalla karışık bir drama’. Sadece kendi kendine ağlayan biri değil. Biraz düğün-cenaze, biraz doğum-ölüm. Hayatın sirki.

- Metaforlar kullanıyorsunuz. Belli bir kesim bunu anlarken, diğer taraftan bazılarının “Bu ne diyor?” deyip geri duruyor olabilir mi?
Şarkı sözlerimin yürekten geldiğini anlayan her insan sorgulamadan hisseder. Kelimelerle değil, hisler aracılığıyla konuşmak istiyorum. Bir kamyon şoförünün bu albümü alıp uzun yolda dinleyip, bunu anlamayacağını zannetmiyorum.

- Her şeyi sorgulayan birisiniz... Peki bu durum aşk hayatınızı etkiliyor mu?
Genel olarak zor bir insandım. Her şeyim zordu. Bunu şimdi törpüleyip daha uygar hale getirebildim. Eskiden ‘ben’ odaklı yaşıyormuşum. Bunları fark ettikçe hastalıklarımdan kurtuldum ve daha uyumlu oldum. İlişkilerimde de artık uyumluyum. Sevgili durumlarında da artık hiç kimsenin benden sorunu yok.

- “Drama var” diyorsunuz hep. Bir drama kraliçesi olduğunuzu söyleyebilir misiniz?
İşte o durumlardan sıyrılmaya çalışıyorum. İyi bir insan olmak istiyorum. Drama kraliçesi olarak yaşamak yorucu, takıntılı olarak boşu boşuna enerjinizi kaybediyorsunuz. Ağlayıp, depresif hallere bürünerek harcadığım enerjiyi koruyup, daha iyi bir şey için harcayabilirim.

- Geride bıraktığınız Yasemin Mori’de ne görüyorsunuz?
Sorunlu gençlik (gülüyor). Şaka bir yana, o Yasemin çok çabalıyordu. O zaman bir devrim yapabileceğimi, insanlarda ve kendimde bazı kapıları açabileceğimi düşünüyordum.

- “Zamanında çok uçmuşum, şimdi ayaklarım yere basıyor” mu diyorsunuz?
Ayakların tam yere basmadan bir uçmaymış o. Fikirlerimle uçmaya kilitlenmiştim. Bir noktadan sonra tıkanıyor. Orası öyle sonsuz uçabileceğin bir âlem değil. “Sen daha yere basmadın, köklerini salmadın” telkininde bulundum ve “Ondan sonraki uçuşun daha güvenli olacak” dedim kendime.

- Hiç televizyon izlemezmişsiniz. Bir gün oturup, “Bir bakayım neler var?” demediniz mi hiç?
2-3 aydır televizyonu açtım. Saba Tümer izliyorum. Dizi izleme kafasına gelemedim ama. O kadar dayanamıyorum. Filmleri bile zor izliyorum.

- Peki, Türk müzik kanallarını izliyor musunuz? 
Bakıyorum. “Bu müzik mi?” diyorum. Beyindeki ur gibi. Bir şey kapalı kalmış ve aynı şey devam ediyor…

- Ama öyle bir piyasa içinde albüm çıkarıyorsunuz. Var olmak, ayakta kalmak gözünüzü korkutuyor mu?
İyi işin kalıcı olacağına inanıyorum. Neşet Ertaş ilk zamanlarında kendi kendine bozlakları yakıyor; sonraları, yavaş yavaş insanların dikkatini çekiyor. O haykırışı duyanların sayısı artıyor ve stadyumları dolduruyor. Bu bir örnek. Demek iyi olan her şey bir şekilde insanların kalbine değiyor ve ayakta kalıyor.

 Serhat Tekin - Akşam Pazar 14.10.2012

13 Ekim 2012 Cumartesi

Yasemori’nin “Deli Bando”su

Uzun bir aradan sonra Yasemin Mori “Deli Bando“albümü ve konserleri ile gündemde. Mori ”Şarkı tamamsa bünyeden çıkıyor ve rahatlıyorsun ama olmadıysa uykuların kaçıyor” diye anlatıyor albümünün hazırlık sürecini. 


Sanal aleme koyduğu şarkısı ile müzik dünyasına adım attı Mori ama bu konuda şöyle diyor: ”Sosyal medyayı seviyorum diyemeyeceğim. İnsanların hayatlarına bakmayı sevmiyorum. Twitter ve Facebook insanlara seslenmek için güzel yollar ama biraz sığ”.

Onu tanıyanlar çok önce söylemişlerdi, “Bir kenara yazın, bu kızın adını daha çok duyacaksınız” diye. Çok geçmeden öyle oldu hakikaten. 2008’de “Aslında Bir Konu Var” isimli şarkısını Myspace üzerinden yayımladığında yer yerinden oynadı. Bundan kısa bir süre sonra piyasaya çıkan “Hayvanlar” isimli albümü çok beğenildi. Mori “şehir ozanı” olarak ünlendi. Aradan geçen zamanda pek çok konser verdiyse de yeni albüm için acele etmedi, “Deli Bando” geçtiğimiz hafta çıktı.

Mori’yle yeni şarkılarını konuşmak üzere albüm çıktıktan sonra verdiği ilk konserin ertesi günü Fenerbahçe Parkı’nda buluşuyoruz. Röportajın fotoğraf çekimi sırasında parka gezmeye gelen Boncuk’la tanışıyoruz. Tanışıyoruz dediğime bakmayın, Mori ve Boncuk 40 yıllık dost gibiler. Kısa bir selamlaşmadan sonra hemen yan yana gelip objektife türlü pozlar veriyorlar. 24 yaşındaki Jako cinsi papağanın “Anne” diye hitap ettiği eğitmeni İbrahim Karapınar, Boncuk’un caz melodileri de mırıldandığını söyleyince Mori’nin gözleri parlıyor; “Oo bebeğim, hadi caz yapalım”.

 Yeni albümün ilk konserini verdiniz. Nasıldı?

Acayip bir geceydi. Ben insanların sınırlarını zorlamayı seviyorum. Ufkun ve bilincin ancak öyle genişleyebileceğine inanıyorum. Ama İstanbul seyircisinde bazen zorlanıyorum bunu yaparken. Dün mesela Lale Müldür geldi konsere.
Çok sevdiğim bir dostumdur. Hiç konuşmadan orada öylece dursa bile yaydığı manyetik güçle bir şey yapar ortama ve siz bir şey anlarsınız. Onu sahneye çıkartıp şiirlerinden birini okumasını istedim. Ama ismini bile duymayan dinleyicilerim vardı. “Allah aşkına açın gözlerinizi, Türkiye’de sanatı yaşatmaya çalışan kişilere duyarlı olun” demek istedim onlara. Lale’nin de canı pek bir şey söylemek istemiyordu.
15 dakika muhabbet ettik, sonra sahneyi tamamen ona bıraktım. Çok acayip bir an yaşandı, konuşmadan aktardı onlara pek çok şeyi. Sonra Boğaziçi Caz Korosu gelmişti, onları aldım sahneye. Dinleyiciler de çok coşkuluydu, yeni şarkılarımı ezberlemişler bile... “Adını Sen Koy”u, “Deli Bando”yu, “Gerenimo”yu ve “Sen Beni Sokaklardan Say”ı çok sevmişler.  

“Hayvanlar” 2008’de çıkmıştı, bir dinleyici olarak bana çok uzun gelen bir ara bu...

Benim için de uzun ama olması gereken bir araydı. İlk albümden sonra pek çok konser verdik ve ben bu konserlerin hepsinde bir şey denedim. İnsanlar “Doğru düzgün şarkıları söyle” diyorlardı ama umrumda bile değildi. O sırada bu albümün sesini duyuyordum. Çaresizce o sesin devamını aramakla geçti bu süre. Albüm yapmak zorunda olduğumu da hissetmedim açıkçası. “Kariyerim için her yaz bir hit çıkarmalıyım” düşüncesinde olmadığım için (gülüyor)... Bu sürede konserlere devam ettim. Yeni albümdeki şarkıları da paylaşmaya başlamıştım konserlerde ama insanlar albümün o madde halini istiyorlar bir süre sonra. “Albümü çıkmadı, konser vermesin” gibi dengeler devreye giriyor. Oysa bizim konserlerimiz her zaman dolu geçer. Çok çılgın bir bandom var arkamda, acayip şovlar hazırlıyoruz. Hâlâ albüm soruyorlar. Amma da önemliymiş albüm üzerinden iş yapmak dedim.

  Albümün en etkileyici şarkılarından biri albüme ismini veren “Deli Bando”. Nasıl ortaya çıktı bu şarkı?

Deli Bando” şarkısını yazdığımda ortada ne delilik vardı ne bando... Kendi kendime yazma halindeydim. Gara gidiyorum, yazıyorum, mırıldanıyorum, kaydediyorum, eve geliyorum trompetle çıkartıyorum... Ama ortada bir şey yok, sadece bir tını... Sonra bir gün Barlas Tan Özemek ve Korhan Futacı ile bir araya geldik ve onlara bu şarkıdan bahsettim. O an şarkıyı yapmaya başladık. Çorap söküğü gibi geldi gerisi. Elimde yüzlerce söz vardı ama o an kağıda konsantre olup baktığımda sadece şarkı için doğru olan kelimeler kendisini göstermeye başladı. Büyülü bir andı.  

Şarkıların yaratım süreci hep bu kadar sancılı mı oluyor?

Bazı şarkıları yazıyorsun, yazıyorsun olmuyor. Şarkı tamamsa bünyenden çıkıyor ve rahatlıyorsun ama olmadıysa uykuların kaçıyor. “Bir şeye döndü” demen lazım mesela o “bir şey” yerine ne geleceğini bulamıyorsun bir türlü, kendi aramızda “Keşküle döndü” falan gibi şeyler buluyoruz oraya. Dalga geçiyoruz bir türlü olmayan şarkılarla... Bazen böyle içinden çıkılamaz bir hal alıyor. Bazen de bir kelimeyi siliyorsun, her şey yerine oturuyor.

“Şehir ozanı” tanımlaması ne hissettiriyor size?

Bunu tanımlamayı ilk Asu Maro yapmıştı galiba. O zaman “Uff” demiştim, çok gelmişti. “Bir albüm yaptım altı üstü, ne zaman şehir ozanı oldum?” diye düşünüyordum ama sonra bakınca “Aa hakikaten yapmaya çalıştığım şey bu” dedim. Farkında değilmişim o yolda gittiğimin.

 “Okulda ‘Yasemori’ derlerdi” 

  “Mori’ Balkan dillerinde bir nida. ‘Kız’ demek. Erkekler için ‘more’ deniyor. Anneannemler öyle diyorlardı, çok seviyorum bu yüzden. Hem de Jim Morrison’ın Mori’si... “Koru” anlamına da geliyor, Latince’de ölümle ilgili göndermeler de var. Yıllarca okulda “Yasemori” dediler bana.”

 “Konservatuvara gitmeyi canım hiç istemedi”  

Nasıl bir ortamda yetiştiniz?

İlkokula kadar Edirne’deydim. Anneannemler Balkanlar’dan oraya göçmüşler. Orada evler tek katlı ve inanılmaz güzeldir. Her tarafta hayvanlar vardır, ağaçlar büyüktür. Ben de her türlü hayvanın olduğu inanılmaz bahçelerde büyüdüm. Çok ışıklıdır Edirne. Çok güçlü ve iyi kadınlar vardır orada. İlişkiler çok kuvvetlidir. Hep çok büyük sofralar kurulur. Böyle bir ortamda büyüdüm. Sonra Ankara’ya taşındık, çok kuru gelmişti Ankara başta ama sonra hemen alıştım ve çok sevdim.  

 Ailede sanatla ilgilenen var mı?

Dedem şairmiş. Avukat aslında. Hiç tanımadım ama şiirlerini okudum. İnanılmaz güzel şeyler anlatılır onunla ilgili. Babam şarkı söyler. Asker emeklisidir, aynı zamanda mimar. Annem Türk Hava Yolları’nda çalışıyordu. Ablam dünyayı dolaştı. İşlerini de o dolaşmalarına göre ayarlayan biri oldu.  

Bilkent’te grafik tasarımı okumuşsunuz. Mesleğinizle ilgil bir şey yapıyor musunuz?

Blog’umda bir şeyler yayımlıyorum.
Bir ara resim yapmaya tutuldum, atölye yaptım kendime ama sonra zorlamaya başladı, bıraktım.

  Neden konservatuara gitmediniz?

Hiç canım istemedi. Konservatuarın ismini bile hiç sevmedim. Çocukken orası çok sert ve disiplinli öğretmenlerin olduğu bir yer gibi geliyordu. Tabii sonra öyle olmadığını öğrendim ama ben müziğin o kadar matematik kısmında olmak istemiyormuşum demek ki. Çizimle ilgili bir şey okuyayım, iyi müzisyenlerle kendimi geliştirebilirim diye düşündüm.

 “Fenalık geldi, ben de şarkıyı internete koydum”  

En başta, şarkınızı Myspace’e koydunuz ve ne oldu?

Olay oldu. İlk albümü Emre Irmak’la beraber yapıyorduk. Emre hem çok iyi bir müzisyendir hem de müziğe bir iş gözüyle bakabilir. Bu sayede çok güzel bir albüm ortaya çıkardık ama sürekli bir şeyleri ince ince hesaplamaktan bana fenalık geldi ve albüm çıkmadan şarkıyı internette paylaştım. Zaten elimizde harika bir şey var, ona güvenmeyip neden hesap kitap yapıyoruz ki diye düşünüyordum. Saniyede neredeyse yüz bin kişi tıkladı. Keşke müziğin iş kısmında olan insanlar da bunun yanında olmayı bilselerdi. Sanatçıları öldürmeye çalışan bir sistem var piyasada. İşin içine girer girmez “Aman sen bunları düşünme” demeye başlıyorlar. Kuklalar yaratmaya alışmışlar. Ben ona gelemem ki... Çünkü bu iş o kadar kolay değil. İnsanlar zannediyorlar ki 100 tane Yasemin Mori çıkar, hayır çıkmaz. Başka bir derinlikten bir şey yapmaya çalışıyorum çünkü ben.  

Sanal alemde keşfedilmiş biri olarak sosyal medyayla aranız nasıl?

Seviyorum diyemeyeceğim. İnsanların hayatlarına bakmayı sevmiyorum. Twitter, Facebook insanlara seslenebilmek için güzel yollar ama biraz sığ. İnsanlar yaşadıkları her şeyi çok önemli zannediyorlar. Ben de öyle zannediyorum ama ben bunun için gerçek anlamda üç yıl kapanıyorum ve ortaya bir şey çıkarıyorum. Her hissedilenin hemen paylaşılması tuhaf geliyor o yüzden.


 “Hayvan olmadan insan olunmaz”  

Boncuk sizi çok sevdi. Hayvanlarla aranız hep iyi mi oldu?

İlk albümüme “Hayvanlar” ismini verdim. Dünyanın en önemli itici güçlerinden birinin hayvanlar olduğuna inanıyorum. Hayvanlığı yaşamadan insan olunabileceğini düşünemiyorum. Önceki tekamüllerimizde ağaç da olmuş olabiliriz hayvan da... Hiç olmamış da olabiliriz. Ama bir şekilde içgüdülerimizi hayvanlardan almışız bence. Hep kedilerim ve köpeklerim oldu. Şimdi de var. Günün birinde bir de papağanım olur mu bilmiyorum, sanmıyorum. Kıyamam, papağan evcil bir hayvan değil, özgür olmalı.

Güliz Arslan - Milliyet Cumartesi 13.10.2012
10 Ekim Jolly Joker konserinden fotoğraflar...



Fotoğraflar: Seda Açıkoğlu - 10.10.2012 Jolly Joker İstanbul

8 Ekim 2012 Pazartesi

KarmaTürk - Fiesta


Yasemin Mori,  9 Ekim günü saat 16:00'da KarmaTürk Radyo'da Fiesta programına konuk olacak.


Deliliğin sınırlarını bu konserle zorlayacak

Yasemin Mori, yeni albümü Deli Bando'nun şarkılarını ilk kez 10 Ekim Jolly Joker'de seslendirecek.


Farklı ve kendine özgü tarzı ile dikkat çeken Yasemin Mori, uzun süredir beklenen 'Deli Bando' isimli albümünü 5 Ekim’de çıkarmaya hazırlanıyor.

Tüm sözleri Yasemin Mori’ye ait 10 şarkının düzenlemelerini Korhan Futacı ve Barlas Tan Özemek birlikte yaptı. Hakan Çimenot, Ediz Hafızoğlu, Özün Usta gibi çok değerli müzisyenlerin eşliğiyle güzelleşen Bando, deliliğin sınırlarını zorluyor. Yasemin Mori’nin Boğaziçi Caz Korosuyla verdiği konser dizisinin ardından, koro da bandoya eşlik ediyor.

Albümün kayıtları, yer yer güneşli yer yer kuytuda bir bahçenin ağaçları altında tamamen akustik olarak gerçekleştirildi.Albümün mix ve masteringini Mike Nielson üstlendi. 

İlk albümü "Hayvanlar"la hayranlarından devraldığı şehir ozanı tanımlamasının hakkını vermeye çalışan Mori, sizi de şehrin kalbine ve evrenin derinliğine inmeye davet ediyor.
Mori, Deli Bando'nun şarkılarını ilk kez 10 Ekim Jolly Joker'de seslendirecek.

NTVMSNBC - 08.10.2012

6 Ekim 2012 Cumartesi

Sen Beni Sokaklardan Say

Yapraklar hışırdıyor
Bugün gecenin kanallarından girip fırtınalarla tekinsiz suları ortalarından ayırarak
Alemin dibine dosdoğru şıp şıp şıp damlayacağız
Teninin ışıltısı fısıldıyor güzün parlak böceklerini
Renklere ihtimallere değdim
Kafamı sulardan aşıp fırlatıyorum kendimi şehrin temassızlıktan kızgın diyarlarına
Köprünün üstüne aşıklar tabanlarından yıkıyorlar bir bir bu şehri
Her şey sallantıda
Bu şehrin altını üstüne ettim hiç bir yerde derdime bir derman bulamadım

Sen benim aklım sana uymaz
Ölüler dipdiri ve üzerimde yürüyor dememiş miydin
Adımı sarp yerlerde buldum şimdi vazgeçsem olmaz
Benliğim bana neyi söylüyor dememiş miydin
Sen beni sokaklardan say
Adımı masallarda yokla
Bedenimi binlere böl sonsuza dek
Baştan başla

Şehrin ışıkları sömürüyor güneşin aşıklarını
Sokakları otobanları gökdelenleri aşarak
Kartalların yuvasının tepesinden bizi aşağıya doğru sallandırabilirim
Aman kimse görmesin bizi
Aklım her an tezahürde aşkla ve boşlukla dolu
Bu şehri kurallarından yıkıp özüyle yarın için baştan kuracağım
Baştan
Yarın için aşkla dolu
Aşktan başka yoktur yolu
Yarın için başla aşkla
Aşkla başla baştan başla

Sen beni sokaklardan say
Kıyamet sana söylüyor sen duymuyor musun

Söz - Müzik: Yasemin Mori

Ustura (Kırmızı Kurnaz Tilki)

Uu ustura gibi çarkın ve her dönüşte yan buluyor
Yüzün kana bulanıyor
Uu insafsız
Şiddetin de yol buluyor
İçinde parçalanıyor
Gazla gidelim gazla gidelim
Dolanıyor
Gazla gidelim gazla gidelim
Dolanıyor
Kırmızı kurnaz tilki

Uu ustura gibi çarkın ve her dönüşte yan buluyor
Yüzün kana bulanıyor
Uu insafsız
Şiddetin de yol buluyor
İçinde parçalanıyor

Güneşim vardı suya düştü
Hiç çıkmıyor oniki gündür
Yıldızlar vardı bir bir kaydı
Ama şimdi hepsi yerli yerinde
Parçalayabilir
Susturamaz
Durduramaz
Ve şenlik var sensizlik var

Kırmızı kurnaz tilki
Aşkın ellerine düştü
Yıldızlara dolardı düştü
Kırmızı kurnaz tilki
Aşkın ellerine düştü
Yıldızlara dolardı düştü

Sorma
Ah sorma
Neyin var neyin güçlü
Neyini aldılar neyin ızdırabı peşine düştü

Söz - Müzik: Yasemin Mori

Uçurumlar

Tepeleri aşarak yürüdüğümüz gün
Ah o yelelerini açıp usulca havaya kattığın an var ya
Ayaklarımın ucunda kayıyor kumlar çakıllar
Zamanın bir ucuna

Gölgeleri aşarak büyüdüğümüz gün
Ah kanatlarını açıp da usulca havaya katıldığın an var ya
Dudaklarımın ucundan esiyor rüzgar
Kainatın bir ucuna

Neydi uçurumlar
Ağlıyorum başım suya değdi
Gidiyorum kayalıklar parçalanır kendi
Neye benzerdi zamanın sırları
Neyi allıyordu alları
Parçalarım parçalarına kavuştuğunda kimse duymaz


Söz - Müzik: Yasemin Mori

Işığa Geldi Çocuklar

Işığa geldi çocuklar bir bir
Kelebeklerin renklerine dolandı bir gün
Mavi sularda bakıların oynaştığı felekten bir ilk gün
Gökyüzünün altında bir gece
Sevginin gözünden gördüler dünyayı
Senin kollarına kavuştuğumda
Bir tek ben biliyorum
Senin ne kadar güzel koktuğunu


Söz - Müzik: Yasemin Mori

Adını Sen Koy (Venüs'te Uyandım)

Dizlerimin bağı çözülüyor
Gökkuşağının kayışının altında pembe kayısı bir renk var oldukça
Venüs'ün dilberi parlak ışıklarla beni karşılıyor
Bu saatlerde azgın yarasalar atmosferin kıyılarında cirit atmakta eğlenmekte
Oysa şu saydam halin içinde olmak
Ayışığında suyun kenarında kaygan taşlar taze yapraklar
Tetikledi beni aydaki güneş
Yükseldi içimdeki orman
Geri dönmem

Bir yanım ona eriyor bir yanım yeni başlar
Bir yanımda ateş çıldırtan hazlar
Bir yanım merdivenlerle göklere dayalı
Bir yanım arıyor bir yanım siste bulvar
Her yanım oralı bir yanım onu özler
Kokular misler orkideler harikalar
Ayağımın dibinde kayıp cennetin suları
Sanki cismin bin ışık yılı sonsuzluğuna eş

Al beni sar beni boynuna, uslu durmazsam sal beni yol göster
Düşür alemin kalbine oradan denizin dibine oynaşan kumların şarkısını söyle
Tut çırılçıplak ve sadece şu zamanda sen bana ben sana aşkla
Çıkarıyor bu beni baştan
Bana dokunduğun an bambaşka
Kervanlar başlar
Açılır kapılar yollar başlar


Söz: Yasemin Mori
Müzik: Yasemin Mori - Korhan Futacı - Barlas Tan Özemek

Dünya

Yazın meyveleri eteğimde asılı
Kıpkırmızı bin bir kiraz
Bin bir aşk
Yollara vurduruyor
Dünya her güne başka her güne başka

Dönüyorum altında
Bin bir güne bin bir rüya
Dönüyorum altında
Durma durma Dünya

Elimde günün aynası var
Kışkırtıyor dört bir yana parlar
Dön dünya oyna yansımamı oyna
Her güne baştan her güne baştan

Dönüyorum altında Dünya


Söz - Müzik: Yasemin Mori

Üzerimde Kehanetin

Yan köşedeki ağacın gölgesine uğruyor bir cin
Üç hafta yedi gece bakamayan gözlerle görülmesi yasaklı
Varım yoğum bir bilmece
Labirentin sonunda düştüm yine peşine
Neyi bilsem
Yollarımda buluyorum

Üzerimde kehanetin
Ruhların ağaçların kavuklarında saklı
Eğer beliriyorsa cesaretin
Korunaksız yerim ormanlara vuran ışıklarda saklı

Gökyüzünde salınır durur yıldızlar seni benden alamazlar
Parça parça olsam da
Seni benden alamazlar


Söz - Müzik: Yasemin Mori

Deli Bando

Kim demiş altın ayım var ağlarla çevriliyor
Sımsıcacık odalarda aşıklar birleşiyor
Sonsuzluğunun uçlarını aç iplerini kalbine bağla
Hışırtılarla kaplı ormanlar dal da sırlarını göğsüme yasla
Yankıların boş odalarda vadilerde nehirlerde
Dayanamıyorum artık tüm parçalar önümde birleşmekte
Kıstırıyor bedenimi düşüncesi
Kaşındırıyor topuklarımı
Kavşaklara sürüyor adımları adımlarımı
Raks ediyor saydam tınıları
Ehlileşmemiş yellerde içine alıyor nefesi nefesimi
Sarsıyor kudretiyle atomlarımı
İyileştiriyor bir bir
Birleştiriyor bir bir

Kapla bedenimi
Kurşunlara zırhlar gibi iniyor
Deli Bando
İspanyolların arsız okları gibiyim
Hadi yüreğini oklara sapla
Deli Bando


Söz - Müzik: Yasemin Mori

Geronimo

Yerin kulağı içine çekince
Dalgalar boyu uzanınca
Boşluk bedenimi doldurunca
Zamana karşı uçsuz güne uyanınca
Titreşerek dirilince
Dünyanın merkezinden içeriye girince
Işığın yolumu gösterince
Aydınlığın aklıma dolunca
Dünyadan aya yıldızlara oradan bana erince
Bir anda isyanım başlar alemin hükmü başlar
Açılır yer yarılır gökler altın ruhundan parlar
Kapa gözünü evren kafanın içinde başlar
Bin asrın sesini duydum ya ben artık iflah olmam

O Geronimo
Ateşin üstünde
Derimin altında
O Geronimo
Yanıyor aşkıyla
Derimin altında o

Nereden geldiğimi bilmeden açtım gözümü dünyaya
Toplandık hepimiz puslu bir akşam ateşin başında Geronimo
Kahkahalar şen sesler nefesler varoluşa yaklaştık
Tutunduk parlak güne dinmeyen yağmurlar yağsın
Dans edelim delicesine
Beni benden alamazsın
O duyduğum en güzel şey
Yürüyordum kendi yolumda
Parlak güneşime bir adımda
Artık kir tutmaz aklım ruhum kalbim sağlam
Ne yapsan alamazsın
Gafletin kimin umurunda

O GERONIMO

Söz: Yasemin Mori
Müzik: Yasemin Mori - Korhan Futacı - Barlas Tan Özemek

Muşta

Gecenin uğultuları yine başımda uluyor
Bordo kar taneleri üzerime doğru yağıyor
Sırları kör düğüm odalarda
İzleri bana kalıyor
Beni arıyor beni soruyor beni buluyor aynasızlar

Hayallerimi dillendirdim karşında durdum
Hayal miyim gerçek mi kovalayıp durdum
Çağırıyor sirenin sesi
Çoğalıyor debelenmesi
Kızışıyor işte kafamın tası
Takibimde adımları dolanıyor nefesi
Beni arıyor beni soruyor beni buluyor aynasızlar
Üzerime geliyor dengemi bozuyor eline de takıyor camdna muşta

MuşTakıyor MuşTakıyor TAKA TAKA
MuşTakıyor MuşTakıyor TAKA TAKA
MuşTakıyor MuşTakıyor MUŞTA

Saatlerimi terazilerimi sallandırdım durdum
Kaçkın bir tavşan gibi kovalanıp durdum
Çağırıyor sirenin sesi


Söz: Yasemin Mori
Müzik: Yasemin Mori - Korhan Futacı - Barlas Tan Özemek